Sitemize Hoş Geldiniz...

biyoenerji

Hipnoz Teorileri



Hipnoz Teorileri

Vaktiniz az ise bu konuyu şöyle özetleyebilirim: Hipnozun gerçekten ne olduğunu kimse bilmiyor. Ama ne olmadığı çok iyi biliniyor.

Hipnoz konusunda ki en büyük bilinmezlik hipnozun mekanizması konusunda bulunmaktadır. Hipnoz konusunda belki de tek kargaşa hipnoz teorileri konusunda yaşanmaktadır. Bu bölümde hipnozun mekanizması konusunda yapılan açıklamalara bir göz atacağız. Burada bahsedemeyeceğimiz kadar bir çok farklı farklı açıklama bulunmakla birlikte başlıcalarına yer vermeye çalıştım. Bize düşen görev teorileri gerektiği gibi bütünleştirebilmektir.

Charcot Teorisi

Charkot' a görehipnotize edilebilenlerin hepsi gizli veya aşikar histeriklerdir. Bu gün bu görüşün doğru olmadığı gayet iyi bilinmektedir. Histeriklerin normal insanlardan hipnotizabilitesinin yüksek olmasına rağmen artmış hipnotizabilite bir histeri işareti anlamına gelmez. (Kroger, 1963)

Hipnozun Özel Bir Bilinçlilik Hali Olduğunu Savunan Teoriler

Bu teorisyenler delillerini hipnozdaki kişilerin hipnozdan sonraki raporlarına ve bir deneyim olarak hipnozun eşsizliğine dayandırmaktadırlar. Derin hipnozdan çıkan insanlar şaşkınlıkla nasıl derin bir gevşeme ile birlikte farklı ve sakin bir hal yaşadıklarını ve aynı zamanda her şeyin farkında olduklarını anlatırlar. Yaşanılan deneyimler göstermektedir ki hipnozda zamanın akışı çok farklı algılanmakta vücut imajı değişmekte, insanların farkındalıkları farklılaşmaktadır.

Sebernetik  Bakış Açısı ile Hipnoz

Sibernetik bilimler arası bir disiplindir. Sibernetik Amerika'da Harward Tıp Fakültesinde bir gurup matematikçi, mühendis ve top mensubunun birlikte çalışmaları sonucunda doğmuştur. Sibernetiğin konusu tüm kainattır. Sibernetik kainatın canlılık kanunlarını inceler. Sibernetik bir sistemin canlılığını Prof.Dr.Ashby'ın ifadesi ile söylersek "Dış alemin etkileri karşısında o sistemin kendi iç varlığını önceden belirli sınırlar dahilinde tutmaya uğraşmasından ibarettir." Kainattaki bir sistemin görevi her türlü 
şart altında  kendi geleceğini korumaktır.

Sibernetiğe göre cansız maddeyi canlı kılan özellik o maddenin ayrı ayrı cansız kısımları arasındaki feed-back(geri besleme) bağıntısıdır ki o maddenin belirli bir sonucu ortaya çıkarmak için kendi kendisi üzerinde  etkili olması sonucunu doğurur. Hipnozda da insanlar belirli sonuçları çıkarmak (uyum sağlamak) için insanların kendi kendilerine tesir etmesinden başka bir şey değildir. İnsan gerçekten  iyileşmek istemedikten sonra hipnotist ne yaparsa yapsın boşunadır.

Sibernetik görüşe göre hipnoz hali insan beyninin yeni bir şarta adaptasyonun yeteneğinden ibarettir. Yeni şartın özellikleri insan beynine  telkin vasıtası ile verilmektedir. Telkini yani adapte olunacak dış alem şartlarını alan beyin bu şarta adapte olabilmek için her adaptasyonda olduğu gibi; kendi regülasyon sistemleri arasında bilgi alış verişinin bir kısmını kesmektedir. Yani beynin muhtelif üniteleri arasında tesir alınan telkine göre devamlı veya geçici olarak bilgi alış verişi kesilmektedir. Sibernetik bakış açısına göre bundan dolayı hipnoz bir uyku hali değil tüm evrendeki diğer adaptasyon süreçlerinde olduğu gibi aktif bir haldir.

Sibernetik açıklamaya göre telkin ve hipnoz ayrı ayrı hadiselerdir. Telkin hipnotistin beyni ile sujenin beyni arasında bir bilgi bağlantısından ibarettir. Hipnoz ise sejenin bu yeni şarta adaptasyonudur. 

Sibernetik bakış açısı daha zeki kimselerin daha kolay hipnotize edilebilmelerini zeki beyinlerin adaptasyon kabiliyetinin yüksek olması ile açıklar. Gençlerin kolay hipnoza girmesini ise gençlerin adaptasyon kabiliyetinin yüksek olması ile açıklar.

Atavistik Toeri

Bu teorik bakış açısı hipnozun insanlığın başlangıçtaki düşünüş tarzının bir sembolü olduğunu savunur. Hipnozda insanın daha arkaik mental fonksiyonlara gerilediğini varsayar (Meares, 1960). Bu teori hipnozda insanın modern, yetişkin ve mantıksal düşünüşten daha pirimitif, çocuksu, telkine açık ve irrasyonel düşünüşe doğru yol aldığını varsayar.

Bu teorisyenler hipnozda non nonverbal komminikasyonun ve  rapportun artmasını  en önemli delilleri olarak göstermektedirler. 

Bu teoride hipnozun derinliği regresyonun derinliği olarak değerlendirilmektedir. Bu teoride posthipnotik telkinler introjeksiyon mekanizması ile açıklanmaktadır. Bu teorinin açıklayamadığı başlıca hipnotik fenomenler anestezi ve hallüsinasyonlardır.

Kroger ve Freed'a göre hipnotik davranış veya hipnotik cevap bir atavizmdir ki korku veya tehlikeyi uzaklaştırmak için koruyucu savunma mekanizması olarak gerekebilmektedir.

Disosyasyon Teorisi

Bazı duygularını, düşünce ve davranışlarınız, kişiliğinizden, diğer düşünce ve davranışlarınızdan bağımsız hareket etmeye başladığında  disosyasye oldunuz demektir. 

Bu teori hipnozu bir disosyasyon olarak ele alır. Hipnozdaki kişileri de disosye olmuş bireyler olarak ele alır. Bu teori hipnozun bazı karakteristik özelliklerini açıklayabilmektedir ancak açıklayamadığı bir çok konu da mevcuttur. Hipnotizabilite ve disosyasyon kapasitesi arasında bulunacak korelasyonlar bu teorinin doğruluğunu büyük oranda ortaya çıkaracaktır.

Davranışçı Teoriler

Davranışçı yaklaşımlar hipnoz ile meydana getirilen hipnotik fenomenlerin  insanların normal hallerinde de meydana getirilebileceğini savunmaktadır. Onlara göre hipnozdaki şahıslar sadece hipnozdaymış gibi davranmaktadır. Ancak bu teori anestezi olmadan sadece hipnoanestezi ile 4-5 saat sürebilen ağır ameliyatların nasıl gerçekleştirilebildiğini elbette açıklayamıyor. Aynı zamanda bu teori yaş geriletmesi sırasında gözlemlediğimiz babinski refleksini ve sujelere telkinle gösterilebilen hallüsinasyonları açıklayamaktadır.

Araştırmacılar, gerçekten hipnotize edilen biriyle yalnızca hipnotize olmuş gibi davranan bir kişinin davranışlarının birbirinden ayırt edilmesinin mümkün olduğunu göstermiştir. Hipnoza oldukça yatkın olan denekler doğal davranırlarken, hipnotize edilebilirliklerinin düşük olduğu kanıtlanmış deneklerden hipnotize olmuş gibi davranmaları istenmiştir. Bu arada deneğin hangi gruba dahil olduğu, deneği yapan kişi tarafından bilinmemektedir. Hipnotize olmuş gibi davranan denekler, kendilerinden beklendiği gibi hipnozun gereklerini yerine getirmişlerdir. Ancak öznel deneyimleri ile ilgili olarak dile getirdikleri şeylerle gerçekten hipnotize edilen kişilerin söyledikleri arasında önemli farklar görülmüştür (Zamansky, Bartis ve Hilgard, 1978)

Hipnozdaki kişilere bir ışığa baktıkları telkin edildiğinde pupil (gözbebeği) hareketleri gözlenmiştir. Oysa Hipnozdaymış taklidi yapan insanlara (simulations) bir ışığa baktıkları telkin edilirse hiç bir cevap alınamayacaktır.

Hemisferik Teori

Sol beyin ise genellikle anlamlı konuşma, syntax, yazma, okuma, aritmetik ve ritmden sorumludur.

Sağ beyin görsel, uzaysal konfigrasyon, holistic analizler, melodi, imajinasyon, yorum ve mecazi anlamları proseslendirmede etkilidir. Bu teoriye göre hipnoz esnasında sol beyin inhibe olmaktadır. Bu teoriye göre hipnoza direnç sol beynin manifestosudur. Kenidimi en yakın hiseettiğim teori bu teoridir.

Bu teorinin daha geniş açılımını üye sayfalarında bulabilirsiniz.

Uyku Teorileri (Pavlov'un ve Eski Magnetistlerin Teorisi)

Bu teoriye göre hipnoz da uyku gibi beyin korteksinin inhibisyonundan (ket vurulmasından ) ibarettir. Hipnozda bu inhibisyon daha sınırlıdır uykuda daha derindir. Son bilimsel araştırmalar ve EEG çalışmaları hipnozun uyku ve uyanıklık dışında bilinçliliğin kaybolmadığı özel bir hal olduğunu gösterdiğinden hipnozun uyku olduğunu iddia eden teoriler geçerliliğini kaybetmiştir ancak aşağıdaki nedenler hipnoz ile uyku arasındaki uzaktan akrabalığın delili olarak gösterilmektedir.

1)  Hipnozda olan şahısların uygun telkinlerle uykuya geçirilebilmesi 

2)  Hafif bir uykuda olan şahısların telkinlerle daha rahat hipnotize edilebilmesi. 

Psikanalitik Teoriler

Psikanalitik teorilerde hipnotistin parental bir rol oynadığı varsayılır (Schilder, 1956) Freud'a göre hipnozda operatör, sujenin çocukluk çağındaki otoriter babasının rolünü oynar. Hipnozda Hipnotistte baba gibi omniponent bir rol üstlenir. Bu teori doğru olsaydı otoriter bir babaya sahip olantarın otoriter yaklaşımlarla daha kolay hipnoza girmeleri gerekirdi. Eğer bu teori doğru olsaydı erkekler daha iyi hipnotist olabilirlerdi. Oysa araştırmalar erkek ve bayan olmanın belirleyici olmadığını göstermektedir.

Bütün psikanalitik hipnoz teorileri, sujenin içgüdüsel arzularının tatmin problemi etrafında toplanır. (Chertok L. 1963 ,Syf. 38) Psikanalistlere göre hipnotik sitiasyonda da bir çeşit tarnsferans meydana gelmektedir.
KAYNAK:http://www.hipnoterapi.com/ ALINTIDIR

Bugün 1 ziyaretçikişi burdaydı!


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol